AA muhabirinin milletlerarası güç raporlarından derlediği bilgilere nazaran, 2050’ye kadar güç dönüşümü için gücün her alanında yapılması gereken yatırım meblağı 15 trilyon dolar olarak hesaplanıyor.

İklim değişikliğini hafifletmek, bu değişikliklere ahenk sağlamak, değişimlerden kaynaklanan meselelere tahlil aramak ve bunları kitleler halinde uygulamak, 21. yüzyılın ana zorlukları ortasında yer alırken, ülkelerin bu zorluklarla uğraşında güç dönüşümünün pak kaynaklar kullanılarak gerçekleştirilmesi büyük ehemmiyet taşıyor.

Güç dönüşümünde dalda kullanılan ekipmanların üretimi, tedariki, taşınması ve satışı stratejik ehemmiyete sahipken, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını sürecinde bilhassa teknolojik ekipman üretiminde ve taşınmasında büyük sıkıntılar yaşandı.

Bu periyodun ağır yaşandığı 2020’nin birinci altı ayında üretim durdu. Kimi yatırım ve üretim maksatları ertelendi, ham hususa bağlı olarak fiyatlar arttı, daha evvel stok halinde bulunan malların tesliminde gecikmeler yaşandı ya da ertelendi.

Kovid-19 sonrası atılacak adımlarda ülkelerin tedarik zincirlerinde değişime gidilmesi öngörülürken, Çin’in bu alandaki egemenliği sorgulanmaya başlandı.

Salgın sonrası periyotta bilhassa Türkiye üzere jeo-stratejik kıymete sahip ülkeler yenilenebilir güç teknolojilerinin üretimi için yeni güzergah noktaları olarak görülürken, salgın sonrası devirde güç dönüşümünde tedarik zincirinde esaslı değişimler bekleniyor.

İklim değişikliği ve global ısınmayla uğraşta fosil kaynak kullanımın azaltılması hedeflenirken, güç dönüşümünde yenilenebilir güç hissesinin artırılması için gelecek 30 yıllık devirde global pak güç yatırımlarının 12 trilyon dolara ulaşması gerekiyor.

Türkiye güç dönüşümünde “ipleri” sağlam tutuyor

Yenilenebilir Güç Araştırmaları Derneği Lider Yardımcısı Ali Karaduman, AA muhabirine, Türkiye’nin yenilenebilir güç kaynaklarının elektrik gücü üretimi maksatlı kullanımının yaygınlaştırılması için 2005’ten bu yana önemli adımlar attığını anımsattı.

Bu kaynakların sağlam, ekonomik ve kaliteli biçimde iktisada kazandırılması hedefiyle kaynak çeşitliliğinin artırılması, sera gazı emisyonlarının azaltılması, atıkların kıymetlendirilmesi, etrafın korunması üzere alt başlıkların kanun yapan, dal paydaşları ve yatırımcılar tarafından dikkate alındığını belirten Karaduman, şöyle konuştu:

“İhtiyaç duyulan imalat bölümünün geliştirilmesi hedefiyle kanunlar yürürlüğe girdi ve bu kapsamda yenilenebilir güç üretimine takviyeler başladı. Devlet dayanağı ile yenilenebilir güç santralleri yatırımında artışlar yaşandı ve mevcutta heyeti yenilenebilir güç gücümüz lisanslı ve lisanssız olmak üzere 50 bin 990 megavatı aştı. Türkiye yenilenebilir güç ihtilalini gerçekleştirirken bir yandan Paris Mutabakatı’nda belirlenen gayeleri gerçekleştirmek için çabasına devam ediyor.”

Çin’in güç dönüşümünde yenilenebilir gücün durumu

Çin güç dönüşümünde alt yapı faaliyetleri, kapasite artışı ve her alandaki yatırımları ile ön plana çıkıyor. Neredeyse yenilenebilir güç kapasitesi ve elektrik üretimi alanlarının hepsinde önder pozisyonda bulunan Çin, bu kaynakları en ağır kullanan ülke pozisyonunda bulunuyor.

Geçen yıl sonunda 117 gigavat güç artışıyla Çin, ülkeler bazında liderliğini korurken, toplam 908 gigavat yenilenebilir güç kapasitesiyle dünyada birinci sırada yer alıyor. 

Çin’i, toplam 313 gigavat pak güç güç kapasitesiyle ABD, 150 gigavat kapasiteyle Brezilya, 142 gigavatla Hindistan ve 132 gigavat yenilenebilir güç kapasitesiyle Almanya izliyor.

Güneş, rüzgar, jeotermal ve biyoenerji kaynakları kullanımında başkan olan Çin ayrıyeten 2060’a kadar sıfır karbon iktisadına geçmeyi hedeflese de uzmanlar ülkenin yeni siyasetleriyle bu maksadı yakalamasının gerçekçi olmadığını tabir ediyor.