Bu öncelik; aile olabilir, meslek olabilir, sıhhat olabilir. Önceliğinizin aile olduğunu düşünürsek, uzun mühlet çalışıp yorgun meskene gelmek, ailenize vakit ayıramamak bir mühlet sonra işe karşı kızgınlığa ve bıkkınlığa neden olur. Ehemmiyet verdiğiniz, önceliğiniz olan etkinliklere öteki alanlardan daha çok vakit ayırın.
Faal olmayı deneyin
Günlük rutinler dışında tutkuyla yapabileceğiniz, sizi dürtüleyecek ve harekete geçirecek bir şeyler bulun. Müzik, spor, el sanatları üzere.
Teknoloji kullanımı ile ilgili kendinize sonlar koyun
İrtibat teknolojileri verimliliği teşvik eder. Öte yandan toplumsal hayatınız tehdit eden birer gerilim ögesidir. Her alanda olduğu üzere bu alanda da dengeyi muhafazayı aklınızda tutarsanız sonradan vakti verimli geçirmemekten kaynaklanan suçluluk hissinden da kurtulmuş olursunuz.
Ruhunuzu dinlendirin
Her insanın ruhunu dinlendirme ve besleme formülü farklıdır. Kimileri sessizlikle, kimileri hiçbir şey yapmayarak, kimileri kitap okuyarak yahut yazarak, kimileri da toplumsallaşarak ruhunu besleyebilir. Bu noktada değerli olan, kendinizi tanımanız ve neyin size yeterli hissettireceğini tam manasıyla bilmenizdir.
Kendinize hudutlar koymaktan vazgeçin
Kendinizi özgür bırakın, kendinize ne kadar uzun vakittir sonlar koyduğunuzu düşünün ve bu sonları belirleyin. Örneğin; en son hangi hafta sonunu hiç iş düşünmeden geçirdiniz? Artık kendinizle ilgilenmeye gereksiniminiz var bu yüzden koyduğunuz hudutları kaldırın ve biraz da kendi gereksinimlerinize odaklanın. Tıpkı anda birçok iş yapmayın, yapacaklarınızı listeleyin ve sırayla yavaş yavaş ilerleyin.
Seçim yapma özgürlüğünüzü kullanın
Ömrün armağanlarını ve zorluklarını deneyim ettikçe, yalnızca bugün değil gelecek için de planlarımız, seçimlerimiz değişir. Ünlü psikiyatrist Viktor Frankl, nasıl hissettiğimiz ya da o günkü hayat koşullarımızdan bağımsız olarak, bize her vakit bir seçeneğimiz olduğunu hatırlatır (1959).
”Günlük ömürde ne öğrendiğinizi ne yaptığınızı ve hayatınızın her günü kim olduğunuzu; güçlü taraflarınızı, özlemlerinizi, aksiyonlarınızı ve hayata katkılarınızı kendiniz seçebilirsiniz” diyor Viktor Frankl. Şartlardan ve hislerinizden bağımsız olarak yaptığınız bu seçimler farkında olmadan eşsiz ve bedelli ömür kıssaları yaratır. Kim ve nasıl olmak istediğinize dair her an bir seçim yapabileceğinizin şuurunda olmak; hem içinde yaşadığınız dünyayla ilişkili bağlantınızı netleştirir hem de kendimizi daima olarak tekrar icat etme imkânı sunar. Bu nedenle kendi ferdî öykünüzü üstte belirtilen noktalar doğrultusunda incelemek için kendinize vakit tanıyın zira sizin eşsiz ve kıymetli hayatınızın da çok hoş bir öyküsü var.
Bu kıssa içinde ömrümüzü güçlendirmek için kendinize şu soruları sorun:
-Hayatımın kıssasını yaşarken öğrenimlerimi, yeteneklerimi ve ömür tecrübelerimi nasıl kullanabilirim?
-Bu omurdaki kırılganlığımı ne ile nasıl değiştirebilirim?
-Benim güçlü olduğum taraflar neler?
-Yaşamımdaki problemlerin tahlillerine katkıda bulunuyor muyum?
-Şu ana kadar dünyaya ve kendime sunduğum armağanlar nelerdir? Hediyelerimin ne olmasını isterdim?
– Üstesinden gelmem gereken pürüzler nelerdir? Bu alanda muvaffakiyete ulaşmak için neye hâkim olmam gerekir?
-Kendi potansiyelim nedir, bunu kullanıyor muyum ve şayet kullanıyorsam hangi alanlarda nasıl kullanıyorum?
-Tüm bu soruların yanıtlarından sonra kendimize sormamız gereken en değerli soru şu: Bir sonraki adımım nedir?
Bu sorulara verdiğimiz karşılıklar kendiniz hakkında daha samimi bilgiler edinmenizi, gerçek bir hareket planı içinde olup olmadığınızı anlamanızı, şayet kendi doğanıza yanlış bir yolda ilerliyorsanız onu tekrar düzenlemenizi ve doğanıza uygun bir ömür yolu belirlemenizi sağlayacaktır. Doğanıza uygun bir yaşama hakikat attığınız her adım, duygusal dayanıklılığınızın da otomatik olarak artmasını sağlayacaktır.
News
