Eşitlik kavramının çocuk yaşta yerleştiğine inanan Odeabank, anne babalarda farkındalık yaratmak ve toplum şuurunun değiştirilmesine katkı sağlamak gayesiyle en bilinen ve sevilen klasik masalların eşitlikçi bir bakış açısıyla tekrar yorumlandığı Eşit Masallar projesini hayata geçirdi. Sindirella, Kırmızı Başlıklı Kız ve Rapunzel masalları; psikolog Prof. Dr. Ayşe Bilge Selçuk’un içerik danışmanlığında, çağdaş Türk edebiyatı müellifleri Gamze Arslan, Mevsim Yenice ve Murat Gülsoy tarafından Sindirella’nın Bilmecesi, Kırmızı Başlıklı Kız ve Rapunzel isimleri ile tekrar kaleme alındı. Masal kitaplarının illüstrasyonu da Sena Karakaş, Göktuğ Karahan ve Cemre Arslan tarafından yapıldı.

Masallarda neler değiştirildi?

“Kırmızı Başlıklı Kız” masalında birinci evvel ebeveynlerin rolü değiştirildi. Klasik masalda kurabiyeleri anne hazırlarken, yeni yorumda babanın da konutta mutfak işleri yapabileceği, kurabiye pişireceği yer aldı. Masalda ayrıyeten küçük kızlar güçsüz, yardım bekleyen kişi olmaktan çıkarılıp, bilgili, ne istediğini bilen yürekli kızlar olarak tanıtıldı. Gücün sembolü olan kurt karakteri de masalda yardım talep eden bir karaktere dönüştürüldü.

“Sindirella” masalında makûs kalpli üvey anne figürü kaldırıldı. Sindirella, zayıf, güçsüz ve kendine inancı olmayan bir karakterden çıkarılıp akıllı, bilgili ve kendinden emin bir karakter olarak yazıldı. Klasik masaldaki ayakkabılar, günümüzde büyük ehemmiyet verilen bilgi ile değiştirildi.

“Rapunzel” masalındaki makus cadı, yeni versiyonda akıllı ve toplum için çalışan düzgün kalpli bir bayana dönüştürüldü. Masalın kahramanı Rapunzel ise klasik masaldaki güçsüz ve prensini bekleyen karakter yerine bilge, mert ve korkusuz bir kız olarak değiştirildi.

“Doğru yoldayız”

Odeabank, bu projesiyle dünyanın en itibarlı müsabakaları ortasında gösterilen Stevie Memleketler arası İş Ödülleri’nde, Kurumsal Sorumluluk Yılın İletişim/Halkla İlgiler Kampanyası kategorisinde bronz mükafata layık görüldü. Bankacılık ve finans alanındaki muvaffakiyetleri dışında toplumsal yarar sağlayan kurumsal toplumsal sorumluluk projeleri ile fark yaratarak memleketler arası arenada da takdir toplamaya devam ettiklerini belirten Odeabank Genel Müdürü Mert Öncü, ödül hakkında şunları söyledi:

“Türkiye’de faaliyete başladığımızdan bu yana dokuz yıl üzere kısa bir müddette toplumsal sorumluluk alanında gerçekleştirdiğimiz çalışmalarımız ile memleketler arası arenada takdir görmek gurur verici. Bankacılık ve finans alanında içinde bulunduğumuz bilgi çağının tüm yeniliklerini bankacılık bölümüne entegre ederek geleceğin bankası ile müşterilerimize hizmet veriyoruz. Eşitlik, temel bir insan hakkı olmasının yanı sıra tıpkı vakitte toplumların sürdürülebilir kalkınması açısından da kıymetlidir. Sürdürülebilir toplumsal gelişim, bayanların toplumsal kalkınmaya eşit iştirakleriyle mümkün olabilir. Odeabank olarak bu noktadan hareketle Eşit Masallar projesini başlattık. Projeye başlama gayemiz, eşitlik kavramını küçük yaşlardan itibaren çocukların zihinlerine yanlışsız ve olumlu bir biçimde yerleştirmek ve anne babalar ortasında hususla ilgili farkındalık yaratmaktı. Aldığımız olumlu yansılar de gerçek bir noktaya parmak bastığımızı gösterdi. Banka olarak toplumsal meselelere gösterdiğimiz hassasiyet, milletlerarası arenada kazanmış olduğumuz itibarlı mükafatlar ve müşterilerimizden aldığımız olumlu geri dönüşler gerçek yolda olduğumuzun bir göstergesi ve teyidi niteliğindedir.”

Fiyatsız ulaşım

Aileler masal kitaplarına fiyatsız olarak tüm Odeabank şubelerinden; dijital ve sesli kitaplara ise odeabank.com.tr üzerinden ulaşabiliyor.

Futbol sevmeyen erkek olur mu canım?

Doç. Dr. Itır Erhart Bilgi Üniversitesi Öğr. Üyesi, “Açık Açık” ve “Adım Adım” Platformları Kurucusu, YANINDAYIZ Derneği Müracaat Heyeti Üyesi

On beş yıl evvel toplumsal cinsiyet eşitliği üzerine açtığım dersin ismi “Medya ve Kadın”dı. Alanda yeni çalışmaya başlamıştım. Okuduklarımı, izlediklerimi, merak ettiklerimi öğrencilerimle paylaşmak ve bu mevzular üzerine onlarla birlikte baş yormak istiyordum. Yıllar içinde bayanların yanı sıra ve erkeklerin de sosyo-kültürel açıdan tanımlanmasını, onlara verilen toplumsal rolleri ve medya temsillerini tartışmaya başlayınca, dersin ismini “Toplumsal Cinsiyet ve Medya” olarak değiştirdik. 

Erkeklik çalışmaları görece çok daha yeniydi. Alanın öncüsü olan R. W. Connell, farklı çeşit erkeklikler olduğunu söylüyor; ataerkil yapıyı, erkeklerin üstünlüğünü ve bayanların itaatini legalleştiren hegemonik (egemen) erkeklik kavramını ortaya koyuyordu. Hegemonik erkekliği de saldırganlık, fizikî güç, dayanıklılık, rekabet, rasyonellik, denetim, pragmatik niyet, hislerini söz etmeme ve heteroseksüellik üzere kavramlarla tanımlıyordu.

Hegemonik erkeklik

Erkek özneler kolektif olarak inşa edilen ve daima yine üretilen, tekrar yorumlanan hegemonik erkeklik standartlarını tutturmaya çalışıyor; yaşlandıkları, işlerini kaybettikleri, fizikî güçlerinin azaldığı, hislerini tabir etmeye başladıkları vakit toplumsal etrafları tarafından marjinalleştiriliyorlardı. Kimi vakit nargile içmeyi reddetmek, futbol sevmemek, partnerinden az kazanmak, manikür yaptırmak, küfretmemek, bez çanta kullanmak bile kâfi oluyordu.

Toplumsal cinsiyeti kadınlık ve erkeklik ortasındaki ilişkisel ögeleri, erkeklik ideolojisini dışarıda bırakarak ele almak; sırf bayanları güçlendirmeye, özgürleştirmeye odaklanarak uçurumu kapamak, eşitliği sağlamak mümkün değildi.

Biteviye bir uğraş

Erkeklik okumalarıma paralel olarak, dersimin içeriğinin yanı sıra, cinsiyet eşitliğine yönelik çalışmalara bakış açım da yine şekillendi. Bayanlar da erkekler de beklentilere karşılık vermek, kendilerine dayatılan standartları tutturmak için biteviye bir gayret içindeydi. Hasebiyle, eşitlik rollerden, beklentilerden tek taraflı olarak değil; daima birlikte özgürleşebilirsek sağlanabilirdi. YANINDAYIZ Derneği de tam olarak bunu yapmayı amaçlıyor. Hegemonik erkeklik, ataerkil yapılar, sistemler masaya yatırılıyor, sorgulanıyor. Projeler, programlar ve etkinlikler, bayanlardan oluşan istişare konseyi ile birlikte tasarlanıyor ve hayata geçiriliyor. Futbol sevmeyen erkeklerin de, anne olmak istemeyen bayanların da marjinalleştirilmediği bir toplum için daima birlikte çalışılıyor. Düzgün ki…