Türkiye’nin, ekonomik, toplumsal ve çevresel güzelleşmenin eş vakitli sağlanmasına yönelik sürdürülebilir kalkınma gayelerinin de ele alındığı “Türkiye’nin Yeşil Kalkınma Devrimi” başlıklı kitap, Bağlantı Başkanlığı’nın “www.iletisim.gov.tr/turkce/yayinlarimiz” linki üzerinden yayımlandı.

Kitapta, “Uluslararası Süreçler ve Sürdürülebilir Kalkınma”, “Yeşil Kalkınma, Yeşil Büyüme ve Yeşil Ekonomi”, “Küresel Isınma, İklim Değişikliği ve Memleketler arası Sözleşmeler”, “Sürdürülebilir Kalkınma Maksatları ve Türkiye”, “İklim Değişikliği ve Türkiye” ile “Türkiye’nin 2053 Yeşil Kalkınma Vizyonu” başlıklı kısımlar yer aldı.

Kitabın ön kelamını Cumhurbaşkanlığı İrtibat Lideri Fahrettin Altun kaleme aldı. Altun, Türkiye olarak kalkınmayı her vakit ekonomik büyümenin yanında toplumsal, teknolojik, kurumsal ve çevresel alanlarda yapısal dönüşümlerin gerçekleştirilmesi olarak algıladıklarını ve uyguladıklarını belirtti.

Hayata geçirdikleri tüm siyasetlerin, niceliksel değişimin yanında niteliksel değişime verdikleri kıymeti ortaya koyduğunu tabir eden Altun, “2002’den beri milletimizin topyekun kalkınmasına yönelik bakış açımız, ulusal gelirin adil dağılımı, istihdamın artırılması ve yenilikçi iktisat teşebbüslerinin sağlanması üzere gayelere odaklanmamızı sağladı. Bununla bir arada dünyadaki en büyük sorunlardan biri olarak gördüğümüz iklim değişikliğine karşı gereken önlemleri hayata geçirmek, tüm bu siyasetlerin mütemmim cüzüdür.” değerlendirmesinde bulundu.

Altun, 20 yıllık iktidar deneyiminin, yalnızca ulusal ve bölgesel hususlara değil, milletlerarası hususlara da odaklanmalarını sağladığını belirterek, şöyle devam etti:

“Kendi bölgesine hapsedilmek ve milletlerarası sorunlar konusunda sessiz kalmak, tarihten gelen perspektifi ve misyonuyla örtüşmeyen Türkiye, Sayın Cumhurbaşkanı’mızın liderliğinde dünyadaki adaletsiz yapıyı en yeterli biçimde gözlemleyip, ona karşı itiraz edebilen bir duruşa sahip olmuştur. Dünyada ekonomik, siyasi ve çevresel açılardan uzun yıllardır devam eden sömüren-sömürülen sistemi, önümüzde duran iklim değişikliği üzere, memleketler arası krizlerin gösterdiği üzere artık sürdürülemez haldedir. Zira bu adaletsiz sistem yalnızca ülkeleri ve insanları değil birebir vakitte doğayı da sömürülmesi ve savaşılması gereken bir düşman haline getirmiştir.”

“Havaya, suya ve toprağa hürmet göstermeden büyüme anlayışı”nın dünyayı giderek yaşanılamaz bir yere çevirdiğine dikkati çeken Altun, “Dünyanın, doğayı ve yeşili düşman olarak algılama talihinin kalmadığı artık ortadadır. Düşük karbon iktisadına entegrasyon sağlayarak sürdürülebilir ve kapsayıcı bir global iktisadın inşası, dünya için bir kırmızı çizgiye dönüşmüştür.” tabirlerini kullandı.

“Yeşil kalkınma prensiplerini benimsemeyen ülkeler kendilerine de ziyan verecektir”

Altun, Türkiye olarak Paris Mutabakatı başta olmak üzere milletlerarası mutabakatları desteklediklerini, dünyanın ortak sorunu olan global iklim krizi ile tüm ulusların ortak gayret etmesi gerektiğini savunduklarının altını çizdi.

Yeşili muhafazayı, kalkınmada verilen bir taviz olarak değil, tersine uzun süreçte doğayı koruyarak karlı çıkılacak bir kalkınma biçimi olarak değerlendirdiklerini belirten Altun, şunları kaydetti:

“Kısa vadeli çıkarlar için yeşil kalkınma prensiplerini benimsemeyen ülkeler yalnızca dünyaya değil kendilerine de ziyan verecektir. Türkiye olarak orta ve uzun vadeli tüm kalkınma programlarımızı, uygulamalarımızı, yeşil kalkınma ihtilalinin gerektirdiği yapısal dönüşümün rehberliğinde hazırlayacak ve yürüteceğiz. Bu tercih bizim için bir lüks, bir kayıp, bir taviz değil tam bilakis bugünden geleceğe hazırlanmanın yol haritası olacaktır. Aslında uzun bir müddettir yenilenebilir gücün, atık idaresinin, bilhassa orman alanlarının artırılması üzere konulardaki uğraşlarımızla bu bahiste makul bir uzaklık kaydetmiştik. Atık idaresi noktasında Sayın Emine Erdoğan Hanımefendi’nin öncülüğündeki ‘Sıfır Atık’ projesiyle bir manada hem doğayı müdafaa hem de geri dönüşüm ve döngüsel iktisat şuuru geliştirme açısından bir üst etaba geçmiştik.”

“Net sıfır emisyon emeli çerçevesinde önemli adımlar atılacak”

Altun, Türkiye’nin Paris Mutabakatı’na ahenk sürecinde 2053’ü, “emisyonu net olarak sıfıra indireceği tarih” olarak taahhüt ettiğini hatırlatarak, şu sözleri kullandı:

“Bu kapsamda, bilhassa fosil yakıtlardan kaynaklı sera gazlarıyla, bunları yutan, yok eden okyanus ve yeşil alanların birbirine eşitlenmesi manasına gelen net sıfır emisyon gayesi çerçevesinde önemli adımlar atılacaktır. Ülkemizin birinci yerli arabasını elektrikli olarak tasarlamamız, yenilenebilir teknolojilerdeki atılımlarımız ve akıllı binalar ve kentler konusunda teşviklerimiz, bu doğrultudaki tercihlerimizin birer örneğidir. Türkiye, insanlığın geleceğini tehdit eden iklim değişikliği konusunda sessiz kalmayacak, tersine öncü bir rol üstlenecektir. Türkiye, halihazırda Suriye başta olmak üzere, sistemsiz göçün engellenmesine yönelik gayretlerde epey yalnız bırakılmıştır. Dünya, iklim değişikliğine bağlı büyük göçlerin arifesinde iken Türkiye’nin bu türlü bir sürecin dışında kalması düşünülemez.”

İklim değişikliğinin, Türkiye’nin global idare sistemindeki haksızlıklara yönelik “Daha adil bir dünya mümkün” siyasi vizyonunun ne kadar haklı olduğunun somut göstergesi haline dönüştüğünü kaydeden Altun, “Her bahiste olduğu üzere iklim değişikliği konusunda da bizim safımız, tekrar mazlumların, mağdurların yanı olacaktır. Nasıl sömürgeciliğe, terörizme, her türlü ayrımcılığa karşı tüm gücümüzle çaba ediyorsak, iklim değişikliğinin yol açacağı sonuçlar konusunda da adaletsizliğin, haksızlığın karşısında dimdik duracağız. Türkiye, tıpkı vakitte ‘Yeşil Kalkınma’yı, insanı önceleyen bir kalkınma vizyonu olarak ortaya koyarak dünyaya örnek teşkil edecektir.” sözlerine yer verdi.

Fahrettin Altun bu yapıtın, Türkiye’nin yeşil kalkınma alanındaki vizyonunu her istikametiyle anlatan bir doküman niteliğinde olduğuna işaret ederek, “İnanıyorum ki Yeşil Kalkınma İhtilali ülkemizin çağdaşlaşma sürecinde bir dönüm noktası olacak, yakın gelecekte hayata geçirilecek yapısal ıslahatlarla Türkiye, daha yaşanabilir bir dünya için stratejik adımlarını atarak bu alanda da öncü bir rol oynayacaktır.” değerlendirmesinde bulundu.