KARTAL İKİNCİ YARI GERİ DÖNDÜ

Şampiyonluğun güçlü adaylarından Beşiktaş, Üstün Lig’in 5. haftasında birinci yarısını 2-0 mağlup kapadığı müsabakada Antalyaspor’u deplasmanda 3-2 yendi, argümanını gözler önüne serdi. Müsabakanın akabinde spor muharrirlerinin görüşleri şöyle…

KARTAL BAYRAK GÖSTERDİ – ATTİLA GÖKÇE (MİLLİYET)

“Rosier hasta; Umut, Nkoudou, Vida, Welinton, Teixeira da sakat… Konut sahibinin de iki sakatı var, Nelik ve Bahadır.. Hepsine geçmiş olsun.Hastalık, sakatlık beşerler için. Futbolcular da insan… Böylesine şanssız bir ortamda Beşiktaş oynanan oyunda da 2 ek sakatla darbe alınca taşlar yerinden oynadı. Satranç masasında, atlar, filler, piyonlar, kale yer değiştirdi. Yedeklerle “vekaleten” oluşmuş takım, maç içinde de farklı vekiller aradı. Sağ bek joker Necip /(Dk.22/Pjanic) ve mecburî stoper Mehmet Topak (Dk.37/Rıdvan) hesapta olmayan biçimde çıktılar. Sergen Hoca, zarurî olarak satranç masasında taşların yerini oynattı. Nsakala sağ beke, Rıdvan sol beke, Josef stopere geçti. Bu türlü olunca Beşiktaş savunmasının kimyası bozuldu. Orta alanda Josef’in yeri boşalınca Nuri Şahin ve Poli orada daha rahat ettiler, üretken roller üstlendiler.

Beşiktaş krizi yönetemiyordu. Neden? Oyunu rakip yarı alanda, ikinci ve üçüncü bölgede oynayarak en yeterli savunmayı yapan grup, orada hiçbir aktiflik gösteremiyordu. Bu arızanın iki kahramanı Gökhan Töre ile Kenan Karaman oldular. Töre, sağ kanatta oynayan sol ayağını âlâ kullanan bir oyuncu olarak beklenen aktifliği gösteremedi. Kenardan kendisine verilen kısa pasta ardı boş olduğu halde dönüp topu hamleye sokmak yerine tekrar pası iade ediyordu.. Top kaybı… Sol kanada bakarsak… Kenan’ın oyunda olup olmadığını merak ettim. Arkadaşlarına mı küstü? Orada oynamıyorlardı. Bu türlü bir maçta Kenan’dan daha fazla sorumluluk ve katkı beklenirdi. Hiç bir şey yapmadı. Birinci yarıda top alamayan Batshuayi’yi sorgulamak da haksızlık olurdu. Antalyaspor, kriz devresinde Beşiktaş’ın sıkıntılarını fırsata çevirmesini bildi..

Hem de son üç dakikada… Poli’nin pasıyla Wright, Rıdvan’ı geçip perdeyi açtı. Sonrasında Güray’ın hür vuruşunu başla tamamlayan Veysel, farkı ikiye çıkardı. Maçın ikinci yarısı, tam manasıyla bir dönüş gayretiydi. Sergen Yalçın, taşları karmakarışık satranç masasında yine kurdu oyunu. Gökhan’la Kenan’ı alıp Ghezzal ve Larin’i sürdü oyuna. Josef’i yine orta alana çekip Atiba’yı stoper olarak görevlendirdi. Beşiktaş topu ikinci ve üçüncü bölgeye, kendi egemenlik alanına taşıdı ve sinemanın öyküsü bilakis sarılarak devam etti. Evvel Larin’in asistiyle Rıdvan yaktı ışığı…

Akabinde Fredy’nin kaleci Boffin’e yaptığı pasta ortaya giren Batshuayi dar açıdan çakıverdi. Beraberlik geldi. Hava aydınlandı.. Sergen Yalçın şöyle bir sırtını geriye çekip derin nefes aldı. Sonra Ghezzal’ın rakip ceza yayı yakınında soluyla çaktığı gol geldi… Dönüşleri süper oldu… Beşiktaş, Dortmund yorgunluğu ve sakatlıklara karşın Pjanic’i, Ghezzal’ı kenarda oturtarak başladığı sıkıntı maçı, 45 dakika içinde kendine dönerek kazandı. Pjanic ve Ghezzal’ı atılım için saklaması tartışılır lakin bu maç Sergen Yalçın’ın ustalık yapıtıdır. Böylesine ağır sıkıntıların içinden üç puanla çıkmak kolay şey değil!. En güç gününde rakiplerine bayrak gösterdi Kartal: Unutmayın, şampiyon benim!

2-0’DAN 3-2 KOLAY DEĞİLDİR – METİN TEKİN (NTV)

“Enteresan bir maç oldu. Dortmund maçını oynamış Beşiktaş, haklı olarak değişikliklere gitti. Kimileri sakatlık, kimileri da tercih olaraktı. Oyun tamam ancak bunu oyuncularla oynama beceriniz var. Birinci yarı Beşiktaş çok farklı oyuncularla oynadı. Mehmet Topal stoper oynadı, sağ bek oynadı. En kritik karar, Josef’in stoper oynamasıydı.

Maç farklı yere gitti. 2-0’dan 3-2 hiç kolay değildir. Rakip zayıf bile olsa, kolay dönemezsiniz. Beşiktaş biraz kendi ezberine yakın bir ekibe döndü ve 3-2 geldi. Kevin N’Koudou değerli bir eksik. Kenan Karaman ve Cyle Larin, getiren ve götüren değil, bitirendir. N’Koudou çabukluğuyla değerli işler yapıyor. Dortmund maçında bile eksikliği arandı.

Mert Günok deneyimli bir kaleci. İki gol yedi lakin yavaş yavaş bu kaleyi alabilir. Top ayağına geldiğinde Beşiktaş çok rahat. Ersin Destanoğlu ile ortasındaki en büyük fark bu. Oyun kurarken Mert’i kullanabilirsiniz. Kaleyi paylaşacaklardır. Josef de Souza’yı Fenerbahçe’de bu türlü hatırlamıyorum. Hiç bu kadar üst seviye düzeyde değildi. Şu anda tek başına değişik performans sergiliyor.

BÜYÜK EKİP OLMAK – BİLAL MEŞE (MİLLİYET)

Biliyorum, içinizden Sergen Yalçın’a kızıyorsunuzdur, ya da sitem ediyorsunuzdur; Beşiktaş’ın ülkü takımında böylesi esaslı rotasyona gittiği için! Yoo sakın kızmayın, Sergen Hoca çok yanlışsız yaptı bence… Niçin mi? Arkadaş Kartal’ın maç trafiği acayip ağır, nerdeyse haftada üç maç yapacak. İç sınırlar, dış çizgiler… Ne yapsın? Eee takımda derin, tabi ki birilerini dinlendirecek, birilerini oynatacak. Fakat Sergen’ın vazgeçemediği iki isim var, farkında mısınız? Biri Atiba, başkası Souza…Valla ben de vazgeçmem ikisinden… Hele Souza kritik dokunuşların adamı, Kartal’ın saklı kahramanı… Atiba mı? Yaşı ilerliyor eyvallah, fizikî düşüşlere müsamahayla yaklaşmak gerekir, ancak deneyimi kâfi…İkinci yarıda stoper oynadı gördünüz mü? Üstelik sıfır kusurla, artı, üç kritik dokunuş.

Demem o ki, Sergen Hoca’nın Antalya karşısına çıkardığı yerli yüklü takım bu tabloda hakikat bir tercihtir. Gelin görün ki, Sergen Hoca’nın bu doğrularını Mehmet Topal ve Necip Uysal’ın sakatlıkları aksiye çevirdi, her şeyi berbat etti! Sakatlık güya Kartal’ın alın yazısı arkadaş!Vida, Welinton sakatlar zincirine dün de Necip ile Mehmet Topal eklendi. Olacak iş mi? Necip ve Mehmet’in sakatlığı Sergen Hoca’nın oyun stratejisini de alt üst etti, savunma bloğunda değişime gitmek zorunda kaldı. N’Sakala’yı sağ beke, Rıdvan’ı sol beke, Souza’yı da Montero’nun yanına çekmek zorunda kaldı! Kaldı ki birinci yarıda yerli yüklü kadronunun tesirli olduğunu söylemek çok sıkıntı, palavra rüzgarı üzereydi Kartal…

Üretkenlikten uzak olduğu üzere, kalesinde iki gol birden gördü. Hele Gökhan Töre ile Kenan Karaman’ı tanımakta zorlandım açıkcası! 42’de Wright ve 45 artı 1’de Veysel Sarı, savunmanın dağınıklığından iki gol çıkardılar. Yenilen iki golde de savunma kadar kaleci Mert kusurludur bence… Güya oynamaya oynamaya pas tutmuş gibi! Sergen Hoca, nadasa çektiği (!) silahlarını alana sürmek zorunda kaldı. Pjaniç, Larin, Ghezzal atakları Kartal’ı ayağı kaldırdı. Gerçekten 49’da Larin soldan Rıdvan’ı kaçırdı, genç futbolcu şık bir vuruşla farkı teğe indirdi. Ayrıyeten Sergen Yalçın’ın Souza’yı gerçek yerine, Atiba’yı da savunmaya çekmesi, Kartal’ı prangadan kurtaran öteki bir faktör idi.Sonra mı?

Kartal oyunu domine etti, 59’da Larin’in baş şutunda top direkten dönerken, 65’de Batshuayi sahneye çıktı. Savunmanın geri pasında ortaya giren golcü futbolcu kaleciyi geçti, sıkıntı konumda topu filelere gönderdi, skoru eşitledi. Skorun eşitlenmesinden sonra top adeta bir o kalede, bir bu kalede! Her iki ekibin üç puan için risk alması, konum üretimine yansırken, heyecanı da birlikte getirdi. Kıran kırana dersek abartmış olmayız. Çizgiden çıkarılan toplar, direkten dönen şutlar, ne ararsanız vardı bu yarıda.

Ghezzal, oyuna girdikten sonra daima fırsat aradı, kolladı, boşluklar bulamadı, taa ki 76. dakikaya kadar… Deneyimli futbolcu sağdan indi, önünü boşalttı, ceza alanı yayı üzerinden soluyla sert vurdu, Kartal’ı üç puana uçurdu. Eeee büyük ekip olmak bu türlü bir şey… İki farklı mağlubiyetten çıkıp, tepki gösterip öne geçmek büyük kadroların ve de yıldızların işidir. Yani Beşiktaş üzere…

ALTINDAN DAHA BEDELLİ ÜÇ PUAN – ÖMER ÜRÜNDÜL (SABAH)

Maç öncesi Beşiktaş’ın sakatları var. Rosier de hastalanmıştı. Sergen Yalçın bu meselelerin yanında büyük bir yanılgıya düşerek Ghezzal, Pjanic, Larin’i dinlendireyim deyince alana çok abartılı rotasyonlu bir takım çıktı. Özellikle 4’lü defans teşkili futbolda çok değerlidir. Dün geceki defans bloğunun başarılı olması çok zordu. Bir de art geriye Necip ve Mehmet Topal’ın sakatlıkları eklendi. Maçın birinci 11’inde ve sonrasında Beşiktaş’ta Montero’nun yanındaki stoper üç sefer değişti. Evvel Mehmet sonra Josef ve en son Atiba… Üstelik üçü de çakma stoper. Aslında birinci yarıda defans bloğundaki bu arızaları en aza indirmek için hiçbir formül üretilmedi.

Zira hiçbir şey yapmayan iki kanat forveti, Gökhan Töre ve Kenan ile ekip bir de 9 kişi oynuyordu. Bu tabloda Antalyaspor devre sonunda iki üst üste gol buldu, son saniyelerde de üçüncüyü kaçırdı. Sergen Yalçın birinci yarıdaki Pjanic değişikliğinden sonra ikinci yarıya da Ghezzal ve Larin ile başladı. Rıdvan’ın erken golü kadrosu ateşledi, sonra da verilen tepki ile iki farklı skor dezavantajından geri dönüşle maç kazanıldı. Birinci yarıyı izlediğimizde altın kıymetinde üç puan oldu.

Şayet işler ikinci yarıda büsbütün değişmese Sergen Yalçın çok ağır tenkitlerin amacı olurdu. Birinci 11, Gökhan Töre ile Kenan’ın devre sonuna kadar oyunda kalması ve maçın denetimi rakipte iken sakatlıktan sonra karşı atakları kesen en kıymetli isim Josef’in stopere çekilmesi büyük yanlışlardı.

Sonuçta Beşiktaşlı futbolcuların ikinci yarıdaki hırslı başlangıcı kadar büyük yanlışlarla rakibe birinci iki golü ikram eden Antalya, Sergen Yalçın için büyük bir talih oldu. Daha dönem başında bir tane Şampiyonlar Ligi müsabakası oynadım diye yorulduk deniyorsa bu günümüz futboluna hiç de uyan bir fikir değil.

BAŞKANLAR KESİNLİKLE ALANDA OLMALI – ALİ GÜLTİKEN (SABAH)

Maçtan 4-5 saat evvel Sergen hoca, Ghezzal’ın, Pjanic’in, Larin’in birinci 11’de olmadığı bir kadroyu açıklasa bunların yokluğunda Beşiktaş taraftarının bir kısmı stada maçı izlemeye gitmezdi. Futbol bir şov sanatı. İcraatı yapanlar yetenek düzeyi yüksek oyunculardır. Bunların olmadığı yerde işler sıradanlaşır. Dün akşam Antalyaspor karşısında da birinci yarıda yaşananlar bu sıradanlaşmanın sonucu oldu. Üstüne bir de sakatlıklar eklenince maçın bir kısmında Beşiktaş açısından iş çığırından çıktı.

İkinci yarı başrol sahipleri alanda misyon almaya başlayınca oyun da skor da beklendiği üzere değişti. Birinci golle oyunu ateşleyen Rıdvan geçen maçta da eksiksiz işler yapmıştı. Bu müsabakada da oyuna girdiği andan itibaren bıraktığı yerden devam etti. Ghezzal’ın, Pjanic’in inisiyatifi eline almalarından sonra Batshuayi de gerçek kimliğine büründü, Atiba ve Josef de oyuna döndüler. Hepsi bir arada elini taşın altına sokunca sistem de tıkır tıkır işlemeye başladı.

Ve sonuç atılan şahane 3 golle Beşiktaş’ın istediği noktaya geldi. Hoş olan Beşiktaş’ın teslim olmaması, tepki göstermesi ve var olan potansiyelini anında alana yansıtmayı başarması. Hangi Beşiktaş sorusunun yanıtı çok açık. İkinci yarı alanda sonucu getiren kadro Beşiktaş’ın dönem uzunluğu yürüyeceği grup üzere görünüyor. Fazla maceraya gerek yok. Rotasyon elbette maç sıklığında her vakit yapılmalı fakat fazla da abartmamak lazım. Bu takım maçlara nazaran değişiklik gösterse de oyun başkanlarını kesinlikle alanda tutmalı… Zira oynayan ile oynatan bir ortada olduğu vakit Beşiktaş kendini üzmeden yoluna devam eder.

MİSLİ.COM’DA CANLI İZLE VE OYNA